Yeni nesil yazarlar

20 KASIM 2 dakika, 19 saniye 2 dakika, 19 saniye.

Klasik bir deyiştir ki; “Yasama, yürütme ve yargı yanında artık medya da dördüncü güçtür” diye diye diller ağda ister ki tüy bitti falan. Gerçi birçoğumuza göre artık medya artık birinci güç oldu.

Gazetecilik ortamında hâlâ daha köşe yazmaktan ileri gidemeyen naçizane bu kulunuzun bu konuda çok da gevezelik yapması doğru olmaz ama “dışı seni, içi de beni” tarzındaki düşüncelerim baskın yine bu aralar.

Bir defa her yazar okunmak ister. Her yazarın reyting kaygısı geçmişte de, şimdi de, gelecekte de olacaktır. Olması da gayet doğaldır ama bu kaygı durumu tüm değerlerin önüne geçerse, kırk yıl bir gün o kalem kırılacaktır.

Bilmem farkında mısınız? Spor yazarlığına ilişkin insan kaynağında müthiş bir nesil geliyor. Hemen hemen hepsi de yabancı dil ve teknolojiye hakim üstelik hepsi de mektepli yavrucaklar. En önemlisi de son derece çalışkan, araştırmacı, önyargısız ve sorgulayıcı adaylar. En az iki yıl sonunda birçoğumuz şimdiki genç yazarlar yanında sabun köpüğü kalacağız gibime geliyor. Yeter ki destek verilsin ki şimdilik veriliyor.

Gelecekte n’olur bilmeyiz ama karşı eski görüşler ne durumda? Söz meclisten dışarı ama bazı yazarları vardır ki tavuk yazarlardır. Kanatları yoktur, önüne ne atarsan onu yer, bazılarının ise kanatları vardır, dünyayı gezer ve önüne konanla tatmin olmazlar. İşte, bizim gençler de kanatlı olanlardan. Geçmiş mi? Geçmişte Kıbrıs adasının ilk Türkçe gazetesi “Saded”ten sonra çok sular aktı, eski çamlar bardak oldu. Hatta ve hatta cırmalayan eski Lefke hurmaları bile kalmadı artık. Basının adı “medya” oldu. 5N 1K gazeteciliği meslek oldu bu arada. Her meslekte olduğu gibi kimisi “Nerde o eski hurmalar” diye söze başlar, kimisi ise doğadaki her objenin her zaman olumlu yönde ileriye gitmesini savunur. Biz ise ‘doğadaki her şey ileriye gider, hiçbişey geriye gitmez’ tezini savunanlardanız.

Büyüklerimize saygısızlık etmek istemeyiz ama eski futbolcular balandıra ballandıra müthiş performanslarını anlatırlar hep. Hani o topu en yukarıya yükseltenin sulu muhallebiyi prim olarak aldığı yıllardan bahsederim. Herkes kendince birer Messi filân ama eski nostaljik maç DVD’lerini izleyenler büyüklerimizle hemfikir olmazlar, tıpkı benim gibi.

Ötesi mi? ‘Ötesi önüne ne atılırsa yiyen ve kanatsız olup uçamayan tavuk cinsinden bir spor gazeteciliği vûkû bulur’. Nokta