VEDİK FELSEFE "AYURVEDA"

11 MAYIS 7 dakika, 12 saniye 7 dakika, 12 saniye.

Uzun bir aradan sonra tekrar yazımın başına dönmek ruhumu olabildiğince huzura kavuşturdu diyebilirim. Hızlı akan hayatta kendimize yaratacağımız alanlar, iş koşturmasında ki stresleri kenara bırakabilmek ve kendimizi olabildiğince zihinsel olarak an’a teslim etmek bir hayli “-sizleri bilemiyorum ama” beni zorluyor bazı koşullarda. İlkyazımda biraz et endüstrisi, etik değer sorgulaması ve endüstrinin biraz acımasız hali ve manipüle tekniklerine değinerek okuyucuları sorgulatmaya itmeye çalışmıştım. Dilerim bir nefeslikte olsa sorgulatma yaşatabilmişimdir. Bunun üzerine sayfalarca yazılar yazabilirim ya da oturur uzun fikir tartışmalarına girebilirim ama şimdi bahsedeceğim konu, biraz daha içimize iyilik yapmanın ilk adımları üzerine olacak.

Dış görünüşümüze özen verdiğimiz kadar içeri ne kadar önem vererek yaklaşıyoruz? Acaba içimizi göremediğimizden mi tüm bu fütursuz davranış şekli? Oysaki içi ne kadar doğru ve özen ile beslersek dışımız o kadar ekstra bir uğraşımız olmadan güzelleştikçe, güzelleşecektir. Belki de yıllarca “iç güzellik dışına yansımış” cümlesi yakından incelemeye alsak gerçekten altından beslenme şekli çıkacaktır. Ve hatta beslenmenin insanın karakterine kadar uzandığı bir yol olduğunun farkına varacağızdır. Bazı okuyucular şuanda sözlerimden bir anlam bütünlüğü çıkaramayabilir.

“ Ne yersen o olursun!” cümlesi biraz belki burada daha açıklayıcı olabilir. Biz ne kadar genetiği değiştirilmiş, işlenmiş gıdalar tüketirsek o kadar ruhsal kirlenme yaşarız. Çünkü hücrelerini beslemek yerine yapay anlık doyumlar yaşatarak hücre yapılarını bozarız. Bunun sonucu olarak kendimizi daha yorgun, daha saldırgan, daha depresif ve bu minvalde giden birçok hissiyat ile yaşamaya devam ederiz. Ama tam tersi bir yaşam felsefesinde kendimizi bu durumların tam aksi olduğu bir yolda buluruz ve ruhsal anlamda daha doyuma ulaşmış şekilde oluruz. Size bu yazımda Ayurveda’dan kısacık bir bilgilendirme yaparak, sadece size böyle bir yaşam tarzı olduğunu, tarihçesini ve hayat felsefesi yaparsanız kendinize nasıl bir iyilik yapacağınıza değineceğim. Değineceğim diyorum çünkü;  bu bir yaşam felsefesi. Sayfalarca yazmak değil, bilgi sahibi olup üzerine araştırıp kendi vücut tipinize göre hayatınıza bütünleştirmeniz gereken bir yol. Yani ben size temeli atmaya çalışacağım sizde bu temele nasıl bir bina inşa etmeyi hayal edecek, malzemelerini alacak ve kendi köşkünüzü kurmaya başlayacaksınız.

Tarihçesine geçmeden önce yazımın içerisinde sıkça “Vedalar” ya da “Veda” kelimesine rastlayacaksınız. Burada anlatılmak istenen o dönemin “kutsal olarak kabul edilen” vahiy yolu ile insandan insana aktarılarak oluşturulan “bilgi içeren kitap” bilgisi ifade edilmektedir.

Ayurveda; kökeni 5000 yıl öncesi Hindistan kültürüne dayanan en eski tıp sistemidir ve kelime anlamı olarak yaşam bilgisi demektir. Ayurveda’nın amacı doğa ile uyumlu yaşamak ve bedenimizde ki dengeyi sağlamaktır. Aynı zamanda fiziksel ve bedensel bütünlüğümüzü dengede tutmak, vücudumuzun sahip olabileceği en iyi haline gelmesinin yollarını bulabileceğimiz çiçekli bir yoldur.

“Yaşam Tarzıdır”

Ayurvedik tıp, gerçeklikle metafizik kavramlarını iç içe geçirdiği ve temeli bilime dayalı olmadığı için “sözdebilim” olarak kabul edilir. Günümüzde Hindistan, Nepal, Sri Lanka’da uygulanmaktadır. Çin ve Tibet tıp sistemleri üzerinde etkileri olmuştur. Ayurveda “ Ayur” ve “veda” olarak iki kelimeden oluşmuştur. “Ayur” hayat veya hayat ilkesi anlamına gelen “avus” kökenlidir, “veda” ise “bilgi” anlamına gelir. Ayurvedik bilginin Hindistan’da Rişi ve Munikere atfedilen spiritüel bilgiye dayalı olduğuna inanılır.

Ayurvedavatara’ya göre Ayurveda’nın kökeni Hint Tanrısı Brahma’nın vahyidir. Vedik felsefeye dayalı bu bilgi doğrudan Barahma’dan Daksha Prajapati’ye ve ondan da tanrılar zinciriyle Dharma’nın koruyucusu Tanrı İndra’ya aktarılmıştır. Aynı anlatıma göre Ayurveda’nın ulaştığı ilk insan onu İndra’dan doğrudan öğrenen Bharadvaja’dır. Bharadvaja Ayurveda’yı bir grup bilgeye öğretmiş, onlar da öğrencilerine öğreterek Ayurveda’nın yayılmasını sağlamıştır. Geleneğe göre Ayurveda ilkin Agnivesh Tantrda’da geçmektedir. Kitap daha sonra Charaka tarafından yeniden düzenlenmiş ve “Charaka Samhita” adını almıştır. Bir diğer önemli Ayurveda metni Ayurvedik Cerrahi uygulamasının babası olarak bilinen Dhanvantri Sushrut tarafından M.Ö. yaklaşık 1000’de derlenen Sushruta Samhita’dır.

Ayurveda’nın bazı formlarını içeren Atharvaveda en az Vedalar kadar eski metinlerdir. Ayurvedik uygulamalar zaman içinde gelişmiştir. Bazı uygulamaların Vedik uygulamalardan daha önce geliştirildiği, diğer bazıların ise Hindistan’da Budist dönem içinde geliştirdiği düşünülmektedir. Hint tıp tarihi M.Ö. 300’lere kadar geri giden Hint Vadisi Medeniyetine kadar geri götürebilmektedir. Harappa ve Mohenjodaro’daki kentlerde gelişmiş bir hijyen ve sağlık sisteminin olduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 1200-700 arasında derlediği düşünülen dört Veda kitabında ve özellikle de Ring Veda’da rahatsızlıklar, bitkiler ve bitkisel kürlere atıf yapılmıştır. Ayurvedik tıbbın önceliği hastalığı önleme, sağlığı koruma ve tedavi şeklindedir. Ayurvedik tıpta hastalığın, bedenin hastalığa yönelik dayanıklılığını azaltan bedensel ve zihinsel unsurlardaki dengesizlikten kaynaklandığına inanıldığında, bu dengesizliğin düzeltilmesi amacıyla bitkisel formüller, hayat stili değiştirilmesi ve diyet gibi yöntemlerle bedene hastalığı yok edecek şekilde denge kazandırılır.

Ayurvedik sisteme göre sağlıklı olmak dosha ( benden tipi/mizaç), agni (hazım ısısı), ve mala (dışkı, üre ve diğer atıklar) arasındaki denge üzerine kuruludur. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal bakımdan iyi olmak sağlıklı olmanın unsurlarıdır. Ayurveda tıbbına göre dosha adı verilen üç yaşam gücü vücudunun sağlığını kontrol eder ve bunlardaki bir dengesizlik hastalığına yol açabilir.

Vata dosha’nın hücre bölünmesini, kalbi ve zihni kontrol ettiği, Pitta dosha’nın hormonları ve sindirimi kontrol ettiği, Kapha dosha’nın ise bağışıklık ve büyüme ile ilgili olduğu söylenmektedir. Özetle Ayurveda’nın başlıca hedefi öncelikle kişinin ideal bünye tipini tespit etmek (dosha’sını) ve herhangi bir dengesizlik durumunda, dengesizliğin haberini veren belirtilerin kaynağını bularak, dengenin tekrar kurulması üzerine geniş kapsamlı önerilerde bulunmaktadır. Ayurvedik Tıbbın kaynağı olan Vedik metinlerde İnsanoğlunun üç ana bedenden oluştuğu açıklanmaktadır Fiziksel Beden, Zihinsel beden ve Ruhsal beden. Her ne kadar biz zihnimizin lineer düşünme eğilimi neticesinde bu bedenlerimizin birbirinden ayrı olduğunu zannetsek de, üç bedenimizde birbirinin içine geçmiş halde, sürekli bir enerji ve bilgi alışverişi içindedir. Fiziksel beden son derece sağlıklıyken eşzamanlı olarak zihinsel kargaşa, psikolojik çöküntüler ya da ruhsal problemle baş gösterebilir. İşte o zaman Ayurveda’ya göre tüm bedenlerimizde bir uyum ve harmoniden söz etmek mümkün değildir. İşte Ayurveda’nın üzerine basarak anlattığı kurgu, bütünsel sağlık ve zindelik halimiz için üç ana bedenimize de özen göstermeli ve tüm bedenlerimizde denge yaratıcı gündelik rutinleri yaşamamıza katmalıyız.

Bu açıklamadan anlaşıldığı üzere sadece hastalık iyileştirme sisteminden ibaret olmayan Ayurveda için “Önleyici Tıp” ya da “Koruyucu Tıp” terimleri de kullanılmaktadır.

Bunca bilgiden sonra nerden ya da nasıl başlamalıyım diye düşünen okuyucum sana güzel bir başlangıç için Detox çayı tarifleri ya da Ayurvedik yemek tariflerini araştırmanı önerebilirim. Bedenine şifa olacak tarifler ve aldığın bilgiler doğrultusunda daha derin araştıracağın Ayurveda yaşam tarzı için dilerim bedenine ve zihnine şifa olabilirim. Yaşam ancak kendimizi güzelleştirdiğimiz zaman daha iyi bir dünya yaratmamıza olanak sağlar.

Sevgi ile kalman dileği ile…




Kaynakça:

Wikipedia, Ayurveda