PİYANO ÇALABİLİR MİYİM
17 EYLÜL 9 dakika, 31 saniye 9 dakika, 31 saniye.
NEDEN PİYANO
Oturduğumuz semtte, bahçede arkadaşlarımla oynarken arasıra evlerin içinden
enstruman sesleri duyardım.
Ben de birşeyler çalmak istiyordum fakat hangi enstrumanla başlayacağıma bir türlü
karar veremiyordum.
Birgün annem beni müzik dershanesine götürmeye karar verdi.
Müdüre Hanım ile konuştuktan sonra dershaneyi gezmeye başladık
Her odadan farklı ses geliyordu
Kimi gitar çalıyordu kimi keman flüt ve adlarını bilmediğim diğer çalgılar.
Koridorda sessizce yürürken
ders kapısı aralandı,
içeride öğrenci piyano çalıyordu.
Dikkat çekmeden kapının kenarından izlemeye başladım.
o an öğretmenle göz göze geldik
bana gülümsedi ve içeriye girip izleyebileceğimi söyledi
Annemle birbirimize baktıktan sonra
kafamı salladım.
Öğrenci ben içeriye girdiğimde sakindi
hatta içeriye girmemden mutlu bile olmuştu.
Dersin bitmesine yakın öğretmen bizlere çok güzel piyano çaldı.
Elleri o kadar hızlıydı ki, piyanodan böyle sesler nasıl çıkıyor diye hayret etmiştim.
Eve döndüğümüzde babama merak ettiğim herşeyi sordum.
Piyanoya ilgim giderek artmaya başladı...
PİYANO AĞAÇTAN YAPILIYORMUŞ!
Birgün arkadaşlarımla lego oynarken, Efe oyunu yarıda bırakıp eve gideceğini söyledi.
Neden diye sorduğumuzda bugün piyanom akort edilecek dedi.
Kimse birşey anlamadı
Ben de gelebilir miyim dedim.
Annemin yaptığı kurabiyeleri alarak yukarı çıktık.
Eve vardığımızda Tamirci Amca piyanonun kapağını açmıştı,
ardından tahtaları çıkardı. O sırada Efeyle içine baktık
Bizden bir yaş büyük olan Ablası tuşların birine basarak kaçtı.
Tuşlara bastığında içinde tokmak gibi birşey, demirden yapılmış tellere çarpıp ses çıkarıyordu
O gün dershanede gördüğüm öğretmenin bu sesleri nasıl çıkardığını öğrenmiş
oldum.
Tamirci Amca tuşların tahtadan olduğunu, elinde metal bi çubukla sert bir cisme
vurarak sesleri düzelttiğini bizlere gösterdi.
Tuşlar çok ağırdı insanlar bunu nasıl basabiliyor ki dedim.
O da çaldıkça elimizdeki kasların güçlendiğini, parmaklarımızın giderek hızlandığını
söyledi.
Vay be demek kaslarımı güçlendirmek için spor aletlerim gibi piyano çalarak da bunu
eğlenceli hale getirebilirim!
Amca o kadar güzel anlatıyordu ki
yapılışını izlerken saatin nasıl geçtiğini fark etmedim...
PİYANO ÇALABİLİR MİYİM
Piyanonun başına ilk oturduğum zaman, çok heyecanlıydım.
Yetenekli olup olmadığımı bilmiyordum.
Önümde bir sürü siyah ve beyaz tuşlar vardı.
İçimden piyano çalabilir miyim dedim.
O anki heyecanımla sesli düşünmüşüm ve öğretmenim tabi çalabilirsin dedi.
Üzerimde o an büyük bir sorumluluk hissi oluştu.
Rezil olma korkusu ve başarma isteği.
Ögretmenim piyano başına geçerek piyanoda yan yana kaç tane ikili siyah tuşlar
olduğunu sordu.
Saymayı öğrendiğim için bu çok kolay bir soruydu.
Hemen yedi tane dedim.
Ardından ikili siyah tuşun sol tarafindaki beyaz tuşa Do diyerek devam etti.
Demekki piyanoda yedi tane Do vardı.
Ama her biri aynı tonda olmasına rağmen ince ya da kalın ses olarak değişiyordu
Mesela sağ taraftaki Do'lar ince seslere doğru ilerliyordu
sol taraftaki Do'lar ise giderek kalınlaşıyordu.
Daha sonra öğretmenim piyanodaki beyaz tuşlara tek tek basarak aynısını tekrarlamamı istedi.
Bir iki bir iki üç üç iki
Do Re Do Re Mi Mi Re
A bu melodiyi bir yerden duymuştum!
Ben bunu denerken Öğretmenim karga karga gag dedi!
Ben ilk derste karga karga şarkısını çalabilen bir öğrenci olmuştum!
Geriye NA hecesi ile duyduğum sesleri tek tek söylemek kalmıştı.
Öğretmen tek bir tuşa bastığında ben NAA diyecektim.
Bir ara MÖÖ dedim ve öğretmenimle kahkaha atmaya başladık.O an başarıya
doğru gittiğimi hissettim.
Deneme dersi meğer taklit etmekten ibaretmiş.
Duyduğum, gördüğüm şeyleri ne kadar iyi taklit edersem o kadar başarılı
oluyordum. Giderken, öğretmen arka arkaya alkış yaptı
Duyduğum ritmi tekrar etmemi istedi
Alkış yapmak ilk öğrendiğim şeydi bu çok kolay oldu.
Artık piyano öğrenmeye hazırdım...
İLERİ SEVİYE ÇALAN İYİ PİYANİST MİDİR
Müzik dershanesine başladığımda herkes zor parça çalıyordu.
Piyano dersim her çarşamba saat 16.30 daydı
Çoğu zaman derse erken gelirdim
Öğretmenimin piyano başında olduğumu görmesi beni mutlu ederdi
Derse on dakika kala ödevimi tekrar etmeye hazırlanırken kapı birden aralandı.
benden yaşça büyük olan Ayberk, bana bakarak güldü ve kapıyı hızlıca çarpıp kaçtı!
O an odadaki tüm kitaplari kapıya fırlatmak istedim!
Öğretmenim odaya girdiğinde bir şey belli etmemeye çalıştım.
Gösterdiği herşeye dikkat ediyordum
Kıvrık bas dediğinde kıvrık basıyordum
Yavaş çal dediğinde yavaş çalıyordum.
Ama gülen çocuk sinirlerimi o kadar bozmuştu ki kendimi berbat, yeteneksiz hissetmeye başladım.
Öğretmen, piyano parçasını tekrar etmemi söyledikçe ben daha hızlı çalmaya, söylediği şeyleri anlamamaya başladım
Hatta daha da ileri gidip zor olan parçaların olduğu sayfayı açarak, bunları çalmak
istiyorum dedim birden!
Diğer parçaların hepsi bebek işi, bebekler çalar ancak dedim yüksek
sesle…
Öğretmen yüzüme baktı
Odada bir an sessizlik oluştu
Buyur çal, bana ihtiyacın yok öyleyse dedi.
Özür dilerim Öğretmenim dersten önce bir çocuk...
Lafımın devamını getiremeden olur öyle
sana gülenlere sen de gülümse dedi.
-Bu öğretmen herşeyi nasıl da bilebiliyordu?
Dershane, birinci dönem sonuna yaklaştığımız için durumumuzu değerlendirmek üzere sınav yapacağını söyledi
Sonuçları pazartesi günü panoya bakarak öğrenebilecektik.
Gece heyecandan uyuyamadığım için sabah kahvaltımı alalacele yaparak dershaneye yetişmeye çalıştım.
Panoda ismimi ararken bana gülen çocukla karşılaştım.
Suratı kıpkırmızıydı, neredeyse sinirden ağlayacaktı.
İsimlerimiz alt alta geldiğini görünce çok şaşırdım!
Ben 95 puan alırken benden çok daha ileri seviye çalan çocuk 50 puan almıştı...
YAVAŞ ÇALMADAN HIZLI ÇALINMAZ
*Yeni öğreneceğim parçayı önce yavaş sonra hızlı çalacağım
*Yavaş çalarken dilediğim kadar hata yapabilirim
*Parmaklarımı kıvrık bastığımda, melodiyi daha güzel çalıyorum
*Sabırsız davranarak bilmediğim bir eseri hızlı çalmayı denemek isteyebilirim fakat
bazı yerlerde yavaşladığımda hayalkırıklığına uğrayıp gereksiz yere sinirlenebilirim.
*Öğretmenim de hızlı çaldığım zaman parçanın tümünü öğrendiğimi düşünüp hata yapmamamı bekleyebilir.
*Öğretmenim geldiğinde, yeni şeyler dışında bir parçayı nasıl çalışmam gerektiğini de öğreniyorum,
bu sayede evde tek başıma çalışırken ödevlerimi tekrarlama konusunda hiç zorlanmıyorum.
Unuttuğum yerler olduğunda ise derste rahatlıkla Öğretmenime sorabiliyorum
Ben profesyonel değilim, piyano çalmayı seviyorum
BİR YIL SONRA
ANNE- Eren günaydın canım haydi uyan artık
dişlerini fırçala, tostunu masaya koydum soğumasın
EREN- Dişlerimi fırçalamayacağım!
Diğer arkadaşlarım kahvaltıdan sonra fırçalıyor ben niye önce fırçalıyorum?
ANNE- Bugünlük istediğin gibi olsun
Kıyafetlerini kapıya astım.
EREN- Bu ne be!
Düğüne mi gidiyorum ben!
ANNE- Be mi?
Eren iyi misin?
EREN- Evet çok iyiyim.
Bu papyonu takmayacağım, bu çorapları giymeyeceğim!
ANNE- Peki istiyorsan Konservatuvarada gitmeyelim?
EREN- Olur!!
ANNE- Gel buraya önce sarıl bakayım annene...
Niye bu kadar gerginsin anlat haydi
EREN- Korkuyorum.
ANNE- Neyden korkuyorsun?
EREN- Orada bir sürü insanlar olacak, hepsi papyonlu ve barbie kıyafetli
ANNE- Bunda ne varki sorun papyonsa sen de takmazsın
EREN- Sadece papyon değil ki
Öğretmen piyanoda tuşa bastığında, ya duyduğum sesi taklit edemezsem?
Ya çok heyecanlanıp sesim titrerse?
ANNE- Ögretmenler kapıdan ilk girdiğinde senin heyecanlı olup olmadığını anlayacaktır.
Ve sonra onlardan korkmaman için seninle bir arkadaş gibi sohbet etmeye başlayacaklar.
EREN- Sen nereden biliyorsun bunu?
ANNE- Ben de çocukken denedim oradan biliyorum.
EREN- Yaa peki kazandın mi?
ANNE- Hayır kazanamadim.
EREN- Eyvah ben de kazanamayacağım!
ANNE- Heyy bu benim için dünyanın sonu olmadı ki, hem sen bana değil babana benzemişsin.
Şimdi güzelce hazırlan, okula gittiğimizde büyütülecek birşey olmadığını göreceksin.
Eren, dolabından en sevdiği, rahat kıyafeti seçti ve konservatuvar yoluna koyuldu
Yolda sakin görünüyordu
Aniden durup;
-En kötü dışarıda mendil satarım dedi.
Annesi bu lafın üzerine biraz düşündü ve birşey demedi.
Okulu görünce çığlık atarak koşmaya başladı.
Bahçede herkes oyun oynayıp eğleniyordu.
Eren hiç böyle hayal etmemişti burayı.
Sanki evlerinin bahçesinde arkadaşlarıyla birlikte gibiydi.
Her kafadan naa sesi çığlıkları yükseliyordu
Kapıdaki görevlinin gelmesiyle tüm çocuklar ailesinin yanına gidip sırasını beklemeye başladı
Saat 13:20 olmuştu
Görevli Eren İleri diye adını seslendi
Sıra Eren'e gelmişti.
Annesi güzelce öptü ve su şişesini verdi.
İçeriye girdiğinde çok heyecanlıydı.
Öğretmenlerden biri gülümseyerek hoş geldin
adını öğrenebilir miyiz dedi.
Adını söylerken dizlerinin titrediğini fark eden Eren yakınında duran öğretmene
-su içebilir miyim öğretmenim dedi.
Suyundan bir yudum aldı ve piyanonun başındaki öğretmen ile göz göze geldi.
Bu öğretmen bir yıl önce dershanede çok güzel piyano çalan öğretmenin ta kendisiydi!
Sınıfta bir kaç öğretmenin bulunduğu sıcak, sevimli bir ortam vardı.
İçlerinden biri Eren'e kendini hazır hissettiğinde başlayabileceklerini söyledi.
Eren müthiş bir özgüvenle hazırım dedi
Naa
Naa...
Sınavdan çıktığında, ağzı kulaklarına varıyordu.
Koridorda karşılaştığı arkadaşına
-Sınav çok kolay, evinde gibi hisset dedi.
Sonuçların açıklanmasına daha bir kaç gün vardı.
Ablası kibritten yaptığı evi Eren'e gösteriyordu.
Çitlerin içinde kedi, tavşan, köpek, kuzu bir sürü hayvan vardı.
Annesi, Kibrit evi görünce şaşkınlığını gizleyemedi, kızının başından öperek
ANNE- Harika bir ev olmuş Aylin
Mutfaktaki ben miyim diyerek gülümsedi
AYLİN- Hayır sen bahçedeki tavşana havuç veriyorsun, ben mutfakta omlet pişiriyorum dedi.
Uzaktan babalarını fark eden Eren koşarak kucağına atladı
O sırada annesi bahçeye güzel bir masa kurdu ve akşam yemeği hazırlığına başladı.
Baba masada çok heyecanlı görünüyordu.
Aile bir yandan yemek yiyor bir yandan haftasonu gidecekleri pikniğin konusunu konuşuyorlardı.
Baba birden şen şakrak sesiyle
Eren sınavı geçtin dedi!
Eren piknikte uçurtma konusuna öylesine dalmıştı ki
Aylin birden Eren'e sarılarak Konservatuvarı kazanmışsın dedi...
-son-
İBRAHIM BAŞEĞMEZ
harika bir hikaye. tebrikler.