“Hiç”

27 ARALIK 4 dakika, 12 saniye 4 dakika, 12 saniye.

Manevi anlamda "hiçlik" Allah'ın yüceliği ve bilgeliği karşısında, O’na hayranlık ve saygı duyarak, kendi küçüklüğünün farkındalığını yaşama hali olarak açıklanıyor. Hiçlik, büyük bir bilgeliktir. Hiçlikte bilginin getirdiği tevazu vardır. Hiçlikte kendini ve haddini bilme hali vardır. Hiçlikte gurur ve kibir yoktur.

Bazen her şeyi bilmek ve yönetmeye çalışmak veya ilgili alakalı olmak yetmiyor. Bir sorunu aştığını düşünüyorsun belki, ancak gün geliyor o sorun daha güçlü bir şekilde tekrar önüne çıkıyor. Çünkü sen aştığını sandığın şeylerin sadece üstünü örtüyorsun. Zaten hepimiz de böyle yapıyoruz temel sorunumuz bu, sormuyor ve konuşmuyoruz onu toprağa gömüyoruz.

Toprağın altında tekrar yüzeye çıkmayı bekleyen sorun kendisine uygun bir an yakaladığında ( bazen bir seyehat, bazen bir müzik dinletisi veya anılar ) işte o aştığımızı sandığımız sorunlar tekrar ortaya çıkıyor.

İnsanın artık yorulup dizlerinin üstüne çöktüğü, boynunu eğdiği ve secde ettiği bir an, bu an. Yenilgiyi kabullenip beyaz bayrak diktiği bir an, bu an. Umut? Umut hep var. Çok şükür…

Soruların cevabı bazen var bazen yok, aramakla zaman geçecek ve sorunlarla çok defa yüzleşip bir çok soruyu tekrar soracağız belki!

Neben ben, evet neden ben? Çünkü sen seçildin!!!

Bakara Sûresi 286. ayet: "Allah hiçbir nefse gücünün yeteceğinden öte yük yüklemez."

Bu yükü taşıma sırası sende, ama bu sonsuza kadar senin omuzlarında olmayacak ve zamanı geldiğinde omuzlarından indirip onu kenara koyacaksın. Bu sorularla daha fazla yıpratma kendini ve herşeyin geçip gideceğine bir "hiç" olacağını unutma.

Hz. Mevlana. şöyle demiyor mu?

"Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen bir hiç ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.” 

Hergün yeni bir şeyle yüzleşmek zorunda kalacaksın bu kesin, hergün yeni sorulara yeni cevaplar arayacaksın sonunda bütün sorular da sorunlar da son bulacak ve herşey bir "hiç" olacak.

Daha fazla para, daha fazla güç ve maddi olarak mevcutta sahip olduklarından daha fazlasını isteme hali, insanın kendi farkındalığına varmadığının göstergesi. Yaşadığımız hayat, sahip olduklarımız gerçekte büyük bir yanılsamadan ibaret. Hayatımızı algılarımıza göre şekillendiriyoruz. Hayallerimiz, çocukluktan itibaren içine sokulduğumuz kalıplarla oluşmuş. Mutluluğu maddiyatta arıyoruz. İçinde bulunduğumuz ortamlar da, bizi bu yöne sürüklüyor. Aslında gerçek mutluluk bizim içimizde, kafamızda yarattığımız şekillerde, duygularımızda. Mutluluğu yakalamak için ihtiyacımız olan ise kendi farkındalığımıza varmada.

Makam, zenginlik ve sağlık geçicidir. Önemli olan bunlara sahipken değerini ve sonu olduğunu bilmektir. 

Nasrettin Hoca’ya sormuşlar:

-Kimsin?

“Hiç” demiş Hoca, “Hiç kimseyim.” Dudak büküp önemsemediklerini görünce, bu defa Hoca sormuş:

– Sen kimsin?

“Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.

“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş gene Nasrettin Hoca.

– Herhalde vali olurum.

– Daha sonra?

– Vezir

– Daha daha sonra ne olacaksın?

– Bir ihtimal sadrazam olabilirim.

– Peki, ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”

– Daha niye kabarıyorsun be adam! Ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: “Hiçlik makamında!”

Belki anlamakta zorlandığımız kısmı tam da burası! Neden hiç olacak neden ben kazandığım ve sahip olduğum herşeyi kaybetmek ve bırakmak zorunda kalacağım oysa dünya da bunları elde etmek için çok bedel ödemiştim "hiç"olacağının farkına bile varmadan. Evet sorun burda insan nefsi sahip olduğuna ait oluyor ve asla onu vermek, kaybetmek istemiyor. Esasen onu değerli kılacak şeyin paylaşmak olduğunu bir anlasa daha fazla mutluluk duyacak yaşamaktan.

2012 yılında Dünya’ya serbest düşüş atlayışı gerçekleştiren ve saatte bin 342 km hızla ses duvarını aşan Felix Baumgartner yaşadığı tecrübeyi şöyle açıklamış; “Dünya’nın tepesindeyken kibrinizden eser kalmıyor. Ne kıracağınız rekorları, ne de elde edeceğiniz bilimsel verileri düşünüyorsunuz. Tek istediğim sağ salim Dünya’ya dönebilmekti. Bazen ne kadar küçük olduğunuzu anlamak için çok yükseğe çıkmanız gerek”.

Bir hiç olduğumuzu idrak edip, anlayıp, sorunlarımızdan ve bu sorunların içindeki sınırlarımızdan kurtulmamız dileğiyle…


NAZIM SERKAN BURGUL

EFSANE YAZI

07 NİS 2021 Hasan Çağlar

HASAN ÇAĞLAR

Hocam beğenmenize sevindim. Saygılar

07 NİS 2021 Nazım Serkan Burgul

YALKIN HAMITOĞLU

Tam yazını okurken geldi mesajın. Ön izlemede senden geldiğini gördūm, içeriğine bakmadım henūz ama senkron... :) Yazıyı gerçekten beğendim. Ne oldum budalası haline gelen gūnūn toplum yapısında insanoğlunun kibirden uzaklaşıp dūnyevi saiklerden biraz sıyrılıp ayakları yere basmalı savında ısrarlıyım ben de. Sinan Yağmur kitaplarında çok gūzel bir dille anlatıyor bunu. Buna gūzel bir gönderme yapmışsın, eline yūreğine sağlık...

19 ŞUB 2021 Hasan Çağlar

İBRAHIM BAŞEĞMEZ

Çok iyi yazı gerçekten. Yeni çağın yeni kıtası hiçlik. Herkes kendi hiçliğine dönecek. Bu dönem, biraz da buna vesile olacak gibi görünüyor. :)

27 ARA 2020 Hasan Çağlar

NIL TUNCER

Başucu yazısı olmuş...dönüp dönüp okumalık, düşünmedik...kaybolduğunu hissettiğinde okuyup hatırlamalık...müthiş Hasan, teşekkürler.

25 ARA 2020 Hasan ÇağlarNil Tuncer

HASAN ÇAĞLAR

Bir nebze hatırlatabildiysem ne mutlu bana.

25 ARA 2020 Nil Tuncer

EMRE GÜRSES

Sevgili Hasan abi , çok şahane bir değerlendirme olmuş. Hayatın içinden kesitler ile şahane bir yazım olmuş . Eline sağlık ..

24 ARA 2020 Hasan Çağlar

HASAN ÇAĞLAR

Sağol kardeşim değer verip okuman yeter. Teşekkür ederim.

24 ARA 2020

YEŞIM GÖKTEPE

Muhteşem bir yazı ve çok sevdiğim konuları çok net gerçekliklerle bağlar kurarak değerlendirmişsiniz,tebrik ediyorum Hasan Bey,kaleminize sağlık,

24 ARA 2020 Hasan Çağlar