Herşey Değişti!

30 KASIM 2 dakika, 39 saniye 2 dakika, 39 saniye.

Eğer iç dünyanıza derinden bakarsanız görecek ve şahit olacaksınız ki; Biz bu dünyaya gelip yaşamaya sonrada bu dünyadan geçmeye geldik. Biz bu dünyanın sahibi ve insanların sahibi olmaya gelmedik. Durum böyleyken odak noktamız Sadece araba, şirket ev ve bir aile sahibi olmaya odaklı olmamalı. Evet... Bunca zamandır tüm dünyada hep odak bu yönde idi. insanlar yıllarca borçlandılar, çalıştılar para kazandılar hep Her şeyin daha yenisini almaya odaklanarak zamanı hayatı satın almaya çalıştılar. Oysa bu mümkün olmadığı gibi hep bir şeyler yarım kaldı. Peki eksik ve yarım kalan ne idi? Neydi bizi derin huzurdan, gerçek yaratıcılıktan, bilgelikten ve bilinçten alıkoyan?

Seçimlerimizdi. İçinde bulunduğumuz koşulları oluşturan değil sadece onları takip eden olmamızdı aslında.

Artık herşey değişti ! Tüm dünyada akıllı telefonların hayatımızı kolaylaştırdığı ve önemli ölçüde değiştirdiği gibi. Yeni çıkan elektirikli arabaların ve güneş panellerinin enerjiyi kullanma ve geliştirme biçimimizin değişmeye başladığı gibi insan bilinci de değişime uğramak durumunda kaldı.

Bu bilincin yansımalarını günümüzde gençlerde rahatlıkla görebiliriz. Yeni gelen nesil ev ve araba sahibi olmaya birinci sırada odaklanmıyor. Odak; Önce kendi özünü ve potansiyelini keşfetmek olmaya başladı. Bunu söylerken üniversite eğitimine odaklı bir olgudan bahsetmiyorum çünkü ezber bilgiye dayalı her şey artık pek işe yaramıyor. Ezber bilgiye dayalı bilgi bana göre tuvalette bile işe yaramaz. insanlar kendilerini, duygularını, değerlerini ve içlerindeki gerçek gücü anlamak, keşfetmek ve paylaşmak istiyorlar. Şu anda kendini dipte hisseden, ağır depresyonda hisseden bir çok insan aslında kendi içinde muazzam derecede yeni bilince geçiş döneminde.

Biliyorsunuz; Eski yıkılmadan yerine yenisi yaratılamaz. Yeniye alan açmak gerek. Bu kez sadece zihnimizle, mantığımızla değil. Bu kez hem zihnimiz hem mantığımız hem de kalbimizle hareket etmeyi uygulamaya koymalıyız. Eğer gerçekten kendimizi tanımazsak bu dünyaya nasıl gerçek anlamda değer katabiliriz? Bu halde hayat mücadelesinde kaybolur gideriz. Kendi yaşam yolculuğumda bunu tam 10 yıl önce geçirdiğim ve ölümden döndüğüm bir trafik kazası sonrası anlamaya başlamıştım. Dünyaya öylesine gelmiyoruz. Dünyaya temelde gerçek vizyon ve amacımızı keşfetmek için geliyoruz.

Şimdi her birimizin kendi özgür potansiyelini harekete geçirme zamanıdır. Buna emek vermek ve kendi yolunda yürüme zamanıdır. Sadece Maddeyi çoğaltmaya değil değer üretmeye odaklandığımızda ürettiğimiz değerler çoğalarak bizi maddi manevi dengeye götürecektir. Değer üreterek kazanmak hem kendini hem de gerçek insanlığı kazanmak demektir. Yıkıcı rekabetin olmadığı, birliğin ve muazzam yaratıcılığın olduğu yer demektir.

Candaş Sakallı