Hasan Saltık, Fikret Otyam ve hatıralar….

04 HAZİRAN 3 dakika, 0 saniye 3 dakika, 0 saniye.

Hasan Saltık, Fikret Otyam ve Hatıralar….

Ardında Anadolu müzik kültürüne dair inanılmaz zengin bir arşiv bırakarak ebediyete intikal eden Hasan Saltık ile ilgili yorumları okurken yıllar önce, dostum Murat Kilit ile birlikte Fikret Otyam belgeselini çekerken Fikret Baba ile yaptığımız bir sohbet geldi.

Fikret Otyam, ressamlığının yanında çok önemi bir gazeteciydi. 1950’lerin sonunda Ulus Gazetesi’nde çalışırken, aynı dönemde Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışan Yaşar Kemal ile paralel çıktıkları Güney ve Güneydoğu gezileri sırasında yaptığı röportajlarda bölgenin pek çok sorununu cesaretle dile getirmiş, zorluklar içerisinde yaptığı gezisi sırasında kan davalarından, alevilerin yaşadıkları zorluklara kadar pek çok sorunun çözümünde pay sahibi olmuştu. Tam bir bölge sevdalısı olan Otyam özellikle bölgenin su sorununa değinen yazılar yazmış, yetkilileri bu konuda harekete geçirmişti. “GAP’I gaptırmam” diyen Süleyman Demirel’in bile hakkını verdiği Otyam, “GAP’ın babası” ismini de hak ederek kazanmıştır.

Değil internetin, doğru düzgün telefon hatlarının bile olmadığı bir dönemde aylar süren bu röportajları yapıp gazeteye zamanında yetiştirmenin, hele de bunu Yaşar Kemal gibi bir rakip ile çetin bir rekabet halindeyken yapmanın ne kadar zor bir iş olduğunu tahmin edersiniz. Fikret Babanın yayınlanmamak üzere anlattığı “Yaşar Kemal” anılarını birinci ağızdan dinlemek çok keyifliydi, bunu da dip not olarak belirtmeliyim.

İşte bu gezileri sırasında yanında fotoğraf makinasından başka bir mikrofon ve bir de ses kayıt cihazı bulunduruyordu. Uğradığı her köyde mutlaka o köye ait bir tüyküyü, bir deyişi kaydediyordu. Kimi zaman Türkçe kimi zaman Kürtçe yapılan bu kayıtlar zaman içinde muazzam bir arşive dönüşmüştü.

1960 ihtilali sonrasında Ankara’ya dönen Fikret Otyam, elindeki kayıtların en iyi şekilde değerlendileceğine inandığı TRT’ye götürüp teslim etmişti. İhtilal sonrası olduğundan TRT yönetimi askerlerin elindeydi. Kayıtlar arşive kaldırılmak için teslim alındı ve o an, Fikret Otyam’ın o kayıtları son görüşü olmuştu. Aslında o an kayıtların son görüldüğü an oldu demek daha doğru olur çünkü o andan sonra teslim edilen bantlarla ilgili ne bir arşiv kaydına ne de bir ize rastlandı. Dönemin ruhu gereği her hangi bir konuyu fazlaca sorgulamanın sonu pek hayırlı olmadığından dolayı Otyam da bantları aramaktan vazgeçmişti.

Sohbetimiz sırasında Fikret Otyam, kayıtların büyük bölümünün Kürtçe olmasından dolayı yok edildiğinden şüphelendiğini söylemişti. Yüzündeki hüzünlü ifadeden gerçekten içinin acıdığını anlamak güç değildi.

Gazi Paşa’daki çekimleri tamamlayıp Ankara’ya döndüğümde şansımı deneyip arşivde bir süre kayıtların izini sürdüm ama nafile…

Fikret Otyam belgeselinin ilk yayınını bizim evde Fikret babayla birlikte izlemiştik. Gözünden akan bir iki damla yaş kısa süren televizyonculuk hayatımın en önemli ödüllerinden biriydi.

Bu vesileyle değerli müzik adamı Hasan Saltık ve ülkenin yetiştirdiği en değerli insanlardan biri olan Fikret Otyam’ı rahmetle anıyorum…