Dijital İşgücü ve Mobilite

06 KASIM 3 dakika, 48 saniye 3 dakika, 48 saniye.

Dijital iş gücü hayatımızda sürekli gelişerek ortaya çıkmaya devam ederken, Koronavirüs sonrası daha da önemli yer tutmaya başladı. Covid-19 virüsü çıktıktan sonra şirketler dijital olarak çalışan personellerini, müşterilerini ve tüm bununla bağlantılı paydaşlarını korumak ve risklerini azaltmaya yönelik çalışmalar başlattılar. Özellikle çok hızlı aksiyon alan çalışanlarını uzaktan bağlantılı olarak evden online olarak çalıştırmaya başladılar. Haftada 3 gün uzaktan çalışmaya olanak tanıdılar. Hatta önceden bazı şirketler bu teknoloji çalışmalarını yapmış olduklarından sanal çalışma ve iletişimi destekleyen sistemleriyle birlikte bu süreçte hızlı aksiyon alarak risk yönetimlerini ve planlarını daha sağlıklı yaptılar. Pandemi döneminde çalışanları da karantinada tutarak devasa salgının etkilerini çalışanlarında önlemeyi başaran ve işlerin de sorunsuz bir şekilde devam etmesini sağlayan şirketler dijital olarak kurdukları sistemlerin meyvelerini topladılar. Sanal ve uzaktan yapılan çalışmalarla hangi araçların ve uygulamalarında sistemsel olarak destek oluşturduğunu ve ileride risk oluşturabilecek alanları da aynı zamanda tespit ederek teknolojik boşlukları da önlemeye yönelik yeni yapılandırmaları devreye koyabildiler. Şirketlerdeki veya iş yerlerindeki mevcut manuel yük ve kâğıt işi gerektirmeyen noktalarda evden ve uzaktan verimli bir şekilde çalışmalar kolaylaştırıldı. Ülkemizde ve dünyada sıkça kullanılan Skype, Cisco, Google Meet, Microsoft Teams, Zoom, vb. gibi sanal iletişimi sağlayan araçlar kullanılmaktadır. Bu bağlantılarda profesyonel şekilde işlerin devamı sağlanmıştır. İnsan yine başrolde olsa da yine de bunun yanında daha büyük bir resimden bakarak artık tüm şirketlerin ve iş yerlerinin uzun vadeli ve stratejik planlarına bu iletişim araçlarını ve teknolojik yatırım yapmalarının önemi bir şekilde bu süreçte vurgulanmış olduğundan kaçınılmaz olmuştur. Daha da ileriye gidersek tahmin ettiğiniz gibi endüstri 4.0 yapay zekâ ve nesnelerin interneti, robotik işlemler ile bağlantılı bir dünya bizlere merhaba diyor. Tüm bunların hayata geçip yaygınlaşması tabi ki şüphesiz uzun ve meşakkatli bir süreç ve yolculuk gerektiriyor ama yine de ilerleyen zamanlarda kaçınılmaz olarak devreye gireceği aşikârdır. İş güçlerinde dijitalleşme için ayrılan bütçeler büyük önem taşımaktadır. Artık karbon iş gücü yerini dijital iş gücüne yavaş yavaş bırakmaya başladı. Operasyonel ve tekrar eden işler artık otomatik otomasyon sistemleri ile devam etmeye başlamış durumda.1990’lı yıllarda hayatımıza giren mobilite yani bu hızlı dönen teknolojik düzende ve yaşamımızda mobil yaşam ve gelişen akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar vs. dünyanın küçülmesini ve tüm bilgilere saniyeler içerisinde ulaşmamızı sağlamaktadır. Dahası farklılaşmış roller ve iş tanımları, yeni ve farklı departmanlar, yeni şirketler, yeni sektörler, yeni ülkeler her şey etkileşim içerisinde değişme ve farklılaşma göstermiş durumda. Dünya da böylece eviriliyor ve bizler içerisinde dönüyorken değişimden kaçamaz duruma geliyoruz. Durum böyle olunca da mobilite özellikle Y ve Z kuşaklarının sevgili rüyası oluyor ve onları dünyalarından uyandırarak etkilemeye başlıyor. Mobilite herkes için ve her şirket için büyük önem taşımaktadır. Dünyanın geleceği ve küreselleşmenin kaçınılmaz sonu olarak iş modellerinde, organizasyonlarda ve kariyer basamaklarında hep önümüze çıkacaktır. Teknolojik altyapılar ve iletişim mekanizmalarına yeni soluklar kazandıracaktır. Dünya artık küçüldü her şey elimizde. Bir yerden bir yere gitmek çok kolay ve bir o kadar da zor bazen, ama artık dünyada seyahat etmeden dijital dünyada her türlü bağlantıları kurup iletişim kurmak mümkün olmuş durumda. Şirketler küreselleşen ekonomide ve dünyada dijital iş gücü ile mobilite avantajlarını birleştirmek zorunda kalıyorlar. Bunları yaptıkları sürece rekabet avantajlarını yaratabilip yeni trendleri ortaya çıkaracaklardır. Yenidünyaya uyandık artık, dijitalleşme ve mobilite artık hayatımızda yerini alan kavramlar oldu.