Derbeder Melankolik

18 EKİM 59 saniye 59 saniye.

Derin düşünebilmek için bazen sıkmak mı gerek canı?

Gözlerden yaş mı akmalı yoksa susmak için, boğaz mı düğümlenmeli?

İnsan bir duyguya erişebilmek için başka bir duygudan feragat mı etmeli?

Yoksa; bir duygu anında, zirveye dek o duyguyu kana kana mı içmeli?

Sen ne yaparsın, bilmem.

Benim sarhoşluğum, feragat kadehleri ile küpün dibini gördüğüm duygulardandır. Sek içmeyi beceremesem de, bazen gözden yaş da gelir, can da sıkılır. Bir öğrenemedim. 

Temiz duyguları şehrin en güzel semtlerinde kirlettim ben. Sen: Beyoğlu, İstiklâl de... Ben: Güllük Kalekapısı, Işıklar diyeyim... Sen: Nişantaşı, Cihangir, Beşiktaş de... Ben: Güzeloba, Lara, Örnekköy diyeyim...

Seninle aramızda milyonlarca insan, yüzbinlerce metre olsa da, sen hayalî bir güzel, ben ruhunu teslim etmiş bir melankoliğim.

Umutlarımı çıkamayacağın zirvelerde bıraktım ben.

Sen: Eyfel kulesi, Empire State de... Ben: Beydağları, Toroslar diyeyim...

Senin gözlerinin amacı yüksekten bakmak, benimse ufku izleyip kadeh kaldırmak güzelim.

Sen hayalî güzel, ben derbeder melankoliğim.