Coğrafya Kaderdir ve Burası Kaos Coğrafyası

01 MART 4 dakika, 25 saniye 4 dakika, 25 saniye.

Yıl 1991, hayal meyal hatırlarım; para kavramının ne olduğunu yeni yeni öğrenmeye başladığım zamanlardı. Bir deste kağıdı ver elime, götürüp bakkala veririm takas usûlü, o derece. Şanslıydım ki evimizde renkli TV vardı. Ve tabi o zamanlar 3-4 kanal izleyebiliyorduk. TRT, StarTV, TeleON ve ShowTV. Haberlerde Erdal İnönü, Turgut Özal ve Süleyman Demirel'i hatırlıyorum. Konuştukları meseleleri değil tabi. Dedim ya sene 1991, henüz 6 yaşına yeni girmiş bir ufaklık, kirli Türkiye'yi saf kalbi ve gözleriyle tanımaya çalışıyor.


Seçim var o zamanlar. Nereden biliyorum? Çünkü uçaklardan parti broşürleri dağıtıyorlar. O zaman öyleydi, şimdikiler bilmez.

Hiç unutmam...

Nasıl unutabilirim! Sanki para yağıyor gökyüzünden... Dedim ya; para kavramını yeni öğreniyorum, eve getirip bizimkilere sürpriz yapacağım, akıllıya bak sen! Nerdeyse bir çuval toplamışım. Sanıyorum ki hepsi para ama akşam olunca öğreniyorum ki; hiçbir işe yaramazlar. Ve öyle de oluyor; belki benim yüzümden DSP barajın altında kaldı ve meclise giremedi. Niye hep mavileri toplarsın ki Murat, kırmızıdan da toplasaydın keşke, bak kırmızı almış hükümet kurma çoğunluğunu. Öyle söylemişti babam: Bak hep mavileri toplamışsın başkaları öğrenememiş DSP'nin de olduğunu derdi, inanırdım ben de...

Bilmem neden, ama o günlerden sosyalist olacağım belliymiş benim. Hep Karaoğlan'ın partisinin broşürlerini toplamışım, hiç unutmam.


Neyse,

Yıllar yılları geçti. 90'lı yıllarda siyasî çalkantılar yaşandı. Ne bir iktidar çıkageldi, ne de düzgün bir koalisyon hükümeti kurulabildi. Hep bir olay, hep bir olay: 


84'te hortlayan terörün en azılı eylemlerine başladığı zamanlar. Bingöl'de 33 yiğidimiz yol ortasında kurşuna dizildi. 

Bitmedi, 33 vatandaşımız terör örgütünün Erzincan Başbağlar Köyü'nü basmasıyla şehit edildi. 


Bir taraftan arkası kesilmeyen fâili meçhul cinayetler: 

       Çetin Emeç,


       Bahriye Üçok,


         Eşref Bitlis,


       Uğur Mumcu,


      Gaffar Okkan,


Ahmet Taner Kışlalı... 


Bir taraftan Bush ve Saddam ile bizleri tanıştıran Körfez Savaşı: Scudlar, Patriotlar, Irak ambargosu...


1993'ü unutMADIMAKlımda: Muhlis Akarsu, Metin Altıok, Asım Bezirci, Nesîmî Çimen, Uğur Kaynar, Âsaf Koçak, Hasret Gültekin, Mehmet Atay, Behçet Aysan, Edibe Sulari gibi araştırmacı, yazar, sanatçı, şâir, karikatürist, aktör ve yirmibeş yaşını doldurmamış yirmiden fazla genç, toplamda 33 kişi diri diri yakıldı bu topraklarda.


Susurluk Olayı zaten tamamen bir skandal: Derin devleti 'Devlet, Siyaset, Mafya' ve Gladio'yu öğrendik.


Merve Kavakçı'nın mecliste türbanıyla yemin etmesi. 


Tabi bu olaylar 28 Şubat'a çanak oldu. İrtica ve sonrasında post modern darbe.


       Aziz Nesin, 


       Zeki Müren, 


       Barış Manço


Elveda güzel insanlar.


Kardak Krizi, Erzincan, Gölcük ve Düzce depremleri binlerce insanımızın kaybetmemiz ve Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalanması


ve Milenyum...


Kötü günler geride kaldı sandık. Yeni yüzyıla girdik çünkü hep bir umudumuz vardı yarınlarımız için. Önce Galatasaray'ın UEFA kupasını alması, 

ardından Eurovision birinciliği

derken spor ve sanattaki uluslararası yükselişimiz, gülen adam Kemal Sunal'ın ölümüyle düşüşe geçti


Maalesef spor ve sanattaki yükselişimiz ekonomi ve siyasette aynı paralellikte devam etmedi. 

MGK'nın irtica ile ilgili toplantısında Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer'in anayasa kitapçığını Başbakan Ecevit'e fırlatması ve global krizden çıkamamamız siyasî arenada büyük yankı uyandırdı. Sonrasında ekonomi çöktü. Faizler bir gecede tavan yaptı. Halk bir kez daha koalisyon hükümetlerinin bizi yerinde saydırdığını gördü. Ve 2002 yılındaki erken genel seçimlerle halk, Türkiye'yi uzun yıllar yönetme yetkisini Recep Tayyip Erdoğan'a verdi.

19 yıldır neler yaşadığımızı anlatmama gerek yok sanırım. Neler oldu neler...


Sadece geriye dönüp bir bakın! Bu ülke 2002 öncesini mumla arar oldu.

Değerini bilemiyoruz ne yazık ki. Düşünüyorum ve gün geçtikçe içim içimi yese de bu mu diyorum bizim kaderimiz. Bu topraklar üstünde neden hep bir siyasi istikrarsızlık, savaş, terör, kaos var, diye. Sonra, birden kulağıma açık televizyondan gürültülü bir reklam müziği geliyor, gözüm gidiyor bir an ve dalıyorum dibine dibine. Ne umut kaldı, ne gelecek. Ne olacaksa olsun artık, bitsin bu işkence. Ağlamasın hiçbir anne evladını toprak aldı diye. Yakmasın kendini hiçbir baba ailesine bakamadı diye. Olmasın hiçbir gencin gelecek kaygısı ne olacağım ben diye

DEMIR

Hiç unutmam 2015=Haziran, Temmuz, Ekim, 2016=Ocak, Şubat, Mart tarihlerinde, Ülkemizde Cehennemi yaşıyorduk adeta, her yerde terör saldırıları oluyor ve insanlar ölüyordu. 2016 Mart Brüksel havalimanı saldırı sonrası belçikalı bir tanıdığım siz nasıl tahammül ediyorsunuz bu duruma, herşey normalmiş gibi kafeler restoranlar alışveriş merkezleri heryer dolu diye sormuştu, Bende ona terörün amacı kaos dur onlar istediğini başaramayacak biz normal olacağız demiştim. En acısı da şu an anlıyorum ki, teröre bile zamanında alıştırılmışız. Coğrafya kaderimiz demiş ve boyun eğmişiz.

03 MAR 2021 Murat Doğan

HASAN ÇAĞLAR

Ne güzel özetlemişsiniz. Ağzınıza sağlık...

01 MAR 2021 Murat Doğan

MURAT DOĞAN

Teşekkür ederim Hasan bey

01 MAR 2021