Hiç düşündünüz mü?

Dünya üzerindeki toplam koronavirüsün ağırlığı yaklaşık 1 grama denk geliyor. Bu 1 gramlık virüs tam 420 milyon ton insanı aylardır evine kapattı. Birkaç ayda ozon tabakasını onardı. 1 milyar ton petrolü depolarda tuttu. 20 trilyon dolarlık kaynağın tükenmesine yol açtı. 100 milyon insanı işsiz bıraktı. Yüzbinlerce şirketi iflas ettirdi. Dünya üzerindeki toplam hava kirliliğinin %75’ini temizledi. Üretim ve tüketimi en alt seviyeye düşürdü. Ülkelerin kapılarını kapattırdı, dünyanın gündemini değiştirdi. Dünya borsalarını alt üst etti. Her türlü trafiği neredeyse yok etti, insan temasını sonlandırdı. İnsan temasını sonlandırdı. Buna karşı suya sabuna dokunmayı maksimize etti. 2 milyar öğrenciye tatil yaptırdı. Bütün teknolojileri alt üst etti. Bütün insanları eşit konuma soktu. Dünyayı sarstı, insanlığı şaşkına çevirdi.

Peki insanlık akıllanacak mı dersiniz ?

Paylaşması gerektiğini, aklın akıldan üstün olduğu gerçeğini, sevginin dünyadaki en büyük güç olduğu olgusunu idrak eden, yani aydınlanan insan akıllanacak.

Ünlü Alman filozof Kant, aydınlanmanın parolası kabul edilen sözlerinde şöyle der:

“Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır Sapare Aude! “Aklını kullanma cesaretini göster!”

Doğa, insanları yabancı bir yönlendirilmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmış olmasına karşın, tembellik ve korkaklık nedeniyledir ki, insanların çoğu bütün yaşamları boyunca kendi rızalarıyla erginleşmemiş olarak kalırlar, ve aynı nedenlerledir ki bu insanların başına gözetici ya da yönetici olarak gelmek başkaları için de çok kolay olmaktadır. Ergin olmama durumu çok rahattır çünkü.

Ben değil biz dönemi

Genelde dünya, özelde iş dünyası pandemi sonrası başka bir yere doğru evriliyor. Artık bencil tutumlar, ben yaparım oldu zihniyetleri yerine ortaklığa, paylaşıma ve karşılıklı yarar sağlamaya dayalı eko sistem mentalitesi gittikçe yaygınlaşıyor. Sisteminde 20binden fazla tedarikçi kayıtlı olan Koç Topluluğu’nun satın alma Şirketi Zer genel müdürü Mehmet Apak, Dünya gazetesine verdiği röportajında, “ben değil biz diyen, iş birlikteliği odaklı, uzun soluklu güvene dayalı planlı iş birlikleri geliştirmek mecburiyetindeyiz” diyerek pandemi sonrası benimsenmesi gereken yeni iş dünyası model ve anlayışının da altını çizmiş oldu.

Paylaşmayı bilmek ve Siberia örneği

İşletme sahibi yerli bir üretici olarak geçtiğimiz gün duygusal anlar yaşadım. Ülkemizde, Covid-19 ve hükümetin yeterli tedbirleri alamaması dolayısıyla binlerce işletmenin kapanmasına rağmen şirket olarak 2020 yılı için planladığınız makine yatırımıyla hizmet kapasitemizi arttırmanın mutluluğu ve haklı gururunu yaşadık. Mutluluğumu sosyal medyada paylaştığımda insanlardan gelen tebrik ve destek mesajları beni oldukça duygulandırdı. Buradan altını çizerek paylaşmak isterim. Tebrik edilen şahsım olsa da esas tebrik edilmesi gereken bu zor koşullarda Siberia’yı bir yerli üretim hikayesi olarak ayakta tutan çalışanlarımızın özverisi ve ürettiğimiz ürünlerin kalitesine güvenerek destekleyen, tüketen değerli halkımızdır.

Ne yaparsanız yapın insanlar için yapıyorsunuz. Biz de 3 sene önce yola insanlara dokunan, insanların güvenle tüketebileceği Kuzey Kıbrıs’tan dünyaya yayılacak bir marka hayaliyle çıkmıştık. Paylaşarak, sevgiyi büyüterek bunun mümkün olabileceğini yaşayarak görüyoruz.

2021 yılı sizlere paylaşmanın önemini hatırlatsın. En başta sağlık, sonra huzur ve mutluluk getirsin.

Yunus Emre’nin dediği gibi…

Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz.